18 Kasım 2010 Perşembe

PLATON’un Diyalektiği

İster Mevlana olsun ister İbn-i Sina, birçok İslam filozofu, tasavvufcusu Platon’un etkisinde kalmıştır. İşte sana onun “Sempozyum-Şölen” (Symposion –Gastmahl) kısmının özeti:

“Platon’a göre ancak edebi bir dürtüye sahip olan kimse ideaların bilgisine giden yolu seçebilir. Bu felsefi dürtünün adı “eros”tur. Yunan Aşk Tanrısı’nın adı da “Eros”tur. Platon, Yunanca’da Aşk (üretme dürtüsü) anlamına gelen bu kavrama, yüceleştirici bir içerik kazandırır. Eros, ölümlü insanın duyumsal dünyanının sınırlarını aşıp manevi/ruhsal/zihinsel dünyaya, ölümsüzlüğe çıkma ve bu dürtüyü başkalarının içinde de uyanık tutma itkisdir. Güzel bir bedene duyulan haz, eros’un en alt düzeyindeki tezahürüdür. Güzel ile kurulan bütün ilişjkiler bizi eros’a yaklaştırır; en başta da felsefenin hazırlığı olarak gördüğü müzik ve duygusal olandan (geçici nesnelerden) yüzümüzü çevirip salt biçimlere (kavramlara) bakmamızı öğreten matematik eros’a giden yolun kilometre taşlarıdırlar. (Bu ara yeri gelmişken dillere pelesenk olmuş “platonik aşk – platoncu aşk – kavramının düşünüre oldukça haksızlık edilecek biçimde kullanıldığına da dikkati çekmekte yarar var. “Paltonik aşk” salt, manevi, duygusal, düşüncelerde yaşayan, tensel, bedensel olan ile ilgilenmeyen aşk olarak anlaşılır. Oysa Platon, “Ruhtan çok, bedeni seven o kaba âşık kötüdür,” der sadece. Yoksa bedenin aşk ilişkisinin dışında bırakılmasına ilişkin bir düşünce söz konusu değildir.)

Güzel sadece ideaların bilgisine giden yolda sadece bir hazırlıktır; asıl yol ise, Platon’un diyalektik düşünme yöntemidir. Diyalektik ortak araştırmayla, konuşma yoluyla genel geçerli, sarsılmaz olana yaklaşmak demektir.”


Platon’un Sempozyum’unda/Şölen’inde Sokarates’i konuşturduğu kısımdan bir alıntı ile bu yazıyı bağlamak istiyorum:

“Dinle beni şimdi; bu sırlara, yol boyunca ermek isteyenin daha genç yaşında güzel bedenler araması gerekir. Onu yola koyan, doğru yola koymuşsa, ilkin bir tek insanı sever ve o ana söyleyecek güzel sözler bulur., sonra anlar ki bu bedende gördüğü güzellik, başka bedenlerdekinin kardeşidir.; görünüşteki güzelliği arayanlar için bütün bedenlerdeki güzelliği bir tek şey saymamak delilik olur. Bunu iyice anlayınca, bütün güzel bedenleri sever, bir tekine olsun düşkünlüğü kalmaz ve böyle bir düşkünlüğü küçümser hiçe sayar. Bundan sonra yapacaği şey, ruh güzelliğini beden güzelliğinden üstün görmektir. Değerli bir ruh, bedendeki pırıltısı sönük de olsa, sevgisini coşturmaya, ona kendini verip gençlerin yükselmesi için söylenecek en güzel düşünceleri bulmaya ve doğurmaya yeterli olmaktır….”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder