Merhaba Dostlar,
Temmuz ayında eski öğrencilerimden birkaçı
benden kendilerini “Kur’an’ın oluşumu ve Analizi” konusunda aydınlatmamı
istediler.
Gladbeck Şehir Kütüphanesi’nde 24.09.2013 Salı
günü saat 17.00’de 45 dakika olarak planladığım “KUR’AN’IN OLUŞUMU ve ANALİZİ”
konulu bir bilgi alışverişi toplantımız dinleyicilerin ilgisini çektiğinden 2,5 saat sürdü. Bu toplantı Facebook’taki
kapalı grup sayfasında üyelere yönelikti. Ama bu toplantınortasında Facebook grubumuzda olmayan benim eski bir
öğrencimin yanında sadece sokakta karşılaştığım zaman selamlaştığım iki kişi
daha katıldı.
Şimdi gelelim tüm bunları neden yazdığıma: Dün
tesadüfen karşılaştığım ve kapalı grup üyesi olmayan eski bir öğrencim, bazı
insanların benim kütüphanede bir konferans verdiğimi ve bu konferansta
Kur’an’da namazın olmadığını söylediğimi anlattıklarını, bunun gerçek olup
olmadığını sordu. İşte bu sebepten
yalnızca bu konuda neler dediğimi buraya yazarak içinizde belki bazılarının da
duyduğu bu dedikoduya bir açıklık getirmek istedim. O günkü bu bahsi aynen
buraya alıyorum:
Konu Açısından Kur’an’ın İncelenmesi
“Kur’an’ın ana konusu 1. insan ile Allah arasındaki
ilişki, 2. insan ile insan arasındaki ilişki olarak ikiye ayrılır. Bu iki konu
Kur’an içinde kesin çizgilerle ayrılmış bir şekilde değildir, Tüm Kur’an içine
dağılmıştır. İnsan ile Allah ilişkisinde, insandan Allah’tan başka ilah
olmadığını kabullenmesi ve ona eş ve ortak koşmaması istenir. Bu ilişki de
namaz, oruç gibi bedenen ve kurban, zekat gibi mal olarak ibadetlerle kurulur
ve sürekli tutulur. Allah’la kul arasındaki bu ilişkide süreklilik ve titizlik
istenirken, Allah’a karşı bedeni ve malla ibadetlerin yerine getirilmememesi
durumuna herhangi bir cezanın uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmez. Allah’ın esirgeyen, bağışlayan
sıfatları uyarınca tövbe halinde Allah’a eş koşma (şirk) ve ahiret gününü
reddetme dışında, bu kusurların affı mümkündür. İnsanla insan arasındaki
ilişkide ise hem dünyada hem de ahirette insana yaptıklarını karşılığı olarak
cennet vaadedilir ya da cehennemle cezalandırılacağı belirtilir.
Kur’an
bu konuları ele alırken yerine göre geçmiş medeniyetlerden ve onlara
gönderilmiş peygamberlerin Allah ve insan ile ilişkilerinden bahseder kimi
zaman onların hikayelerini insanlar için bir uyarı olarak, kimi zamanda
kendilerine örnek olarak verir. Kur’an’da insana iki şey söylenir; “Şunları
yap, şunları yapma!” Ve insandan “yap” dediklerini yerine getirilmesi “yapma”
dediklerinden uzak durması istenir. Tüm Kur’an’a dağıtılmış olan bu emir ve
yasaklar İSRA suresinin 22 ila 39. Ayetleri arasında kısmen toplanmıştır:
'Allah'ın yanına başka bir ilah koyma ki,
yapayalnız ve horlanmış olarak oturup kalmayasın.
Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına
kulluk/ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi davranın: Onlardan
birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara
"öf" bile deme; onları azarlama onlara tatlı-iltifatlı söz söyle.
İndir onlar için rahmetten tevazu kanadını ve de ki:
"Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup
büyüttükleri gibi."
Benliklerinizi içindekini Rabbiniz daha iyi bilir.
Eğer siz barışsever/iyi kişler olursanız
O, tövbeye sarılanları affeder.
Akrabaya hakkını ver. Çaresize,
yolda kalana da. Fakat saçıp savurma.
Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar.
Ve şeytan kendi Rabbine nankörlük etmiştir.
Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti
bekleme yüzünden yüz çevirecek olursan o zaman onlara yumuşak/tatlı bir söz
söyle.
Elini bağlayıp boynuna asma. Ama onu
büsbütün de salıverme! Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.
İ
Hiç kuşkusuz, Rabbin, dilediğine rızkı açar da kısar
da.O, kullarını görüyor, onlardan haber alıyor.
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Onları da sizi de
biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır.
Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o iğrenç bir iştir; yol
olarak da çok kötüdür.
Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep
yokken kıymayın! Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine
yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü
kendisine yardım edilmişştir.
Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne
erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz. Ahdinize vefalı olun
çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.
Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün! Hilesiz teraziyle
tartın! Bu, hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir.
Hakkında bigin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz
ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri
asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın.
Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbin katında
çirkin görülmüştür.
Bunlar, Rabbinin sana, hikmetten vahyetmiş
olduklarıdır.Allah'ın yanına başka tanrı koyma ki, kınanmış ve kovulmuş
bir halde cehenneme atılmayasın.'
Özet olarak bu surede yap/yapma denilenler:
-
Allah’tan başka ilah edinme! O’ndan başkasına kulluk etme!
-
Ebeveynine iyi davran!
-
Barışsever ol!
-
Akrabaya ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım et. Bunu yaparken ne cimri ne
de savurgan ol!
-
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin!1
-
Zina etmeyin!
-
Savunma dışında sınırı aşarak cinayet işlemeyin!
-
Ceza vermede haksızlık etmeyin, sınır tanımazlık
etmeyin!
-
Yetimin malını yemeyin!
-
Verdiğiniz söze/anlaşmalarınıza sahip çıkın/sadık
kalın!
-
Ölçüde tam ve dürüst olun!2
-
İftira, gıybet etmeyin! Bilginiz olmayan konularda
bilgiçlik taslamayın!
-
Kibirli, kendini beğenmiş olma! Alçak gönüllü ol!
Kur’an’da İnsan-insan ilişkisinde iki durum bulunmaktadır:
1. Hz. Muhammed ümmetinin kendi aralarındaki ilişki
2. Hz. Muhammed ümmetiyle diğer kitap sahibi olanlarla ve çok
tanrılı/putperest dinler arasındaki ilişkiyi de düzenliyor.
[...]”
Kütüphanedeki
bilgilendirme toplantımız yalnız Facebook’taki kapalı grubumuz içindi. Gruptan
olmayıp da oraya gelenler anlaşılan “üzüm yemeye değil, bağcı dövmeye gelmişler”.
Şimdi onlara iki çift sözüm olacak:
İslam kelime anlamıyla “Allah’a teslimiyet”
demektir. Allah’a teslim olmak isteyen her insanla Allah arasına kimse giremez,
İslam hiç kimsenin tekeli altın da değildir bu iyice biline.
Eğer
birileri kendini bu konuda yetkili görererek başkalarını çekiştirme hakkı
görüyorsa, ben yine de onların inançlı ama Kur’an’ı pek tanımamış insanlar
olarak görerek şu ayetleri dikkatlice ama anlayana kadar tekrar tekrar
okumalarını tavsiye ediyorum:
'Yuh
olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne.' (HÜMEZE 1)
'Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın. Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin. Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan
iğrendiniz. Allah’tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden,
rahmeti sonsuz olandır.' (HUCURÂT 12)
Bu vesileyle hepinize Allah’tan sağlıklı ve başarılı yeni
bir gün geçirmenizi diliyorum.
Selamlar, saygılar.
Dr. Maksut Sarı
DİPNOT:
[1] Bu
ayetten yoksulluk dışında başka tıbbi ve nesep sorunları yoksa kürtaj
yapılmaması emri de çıkabilir. Bu konuda hukukçuların ve tıp uzmanlarının ve
alanına giren diğer bilim adamlarının zaman ve şartlara uygun olarak konuyu
belirleyip, sınırlarını belirlemesi beklenir.
2 Günümüzde göreve alınacak kişiler sınavlara
tabi tutulmaktadır. Onların seçimi de ölçme olduğuna göre burada da insandan
adaletli olması, doğru dürüst bir seçim yapması, hileli yollara sapmaması istenmektedir.