4 Temmuz 2011 Pazartesi

„İnsan olmak zor sanat“


„İnsan olmak zor sanat“[1]
Harut’la Marut adlı  iki melek.
Demişler birgün Allah’a: “Ya Rab! Sen bizi yarattın nurdan,
Sonra da yarattın insanları adi bir çamurdan.
Her türlü günahtan arınmış, baştan çıkarılmaktan uzaktayken biz,
İnsanlara ne oluyor böyle, günahları misali deniz?
Kan dökerler, baştan çıkar,  çıkarırlar birbirlerini.
Hırsızlık onlarda, isyan onlarda, dağları inletir işkenceleri.”
Tanrı buyurmuş onlara: “Hadi inin yere,
Görelim bakalım arınmışlığınızın hangi seviyede.”
Yere inen iki melek bürünmüşler insan gibi ete, kemiğe.
Daha iki adım atmamışlardı ki,
Vurulmuşlar karşılarına çıkan Zühre’nin güzelliğine.
Unutmuşlarr günahı, erdemi, edebi.
Kendileriyle yatması için,
İkna etmeye çabalamışlar güzeller güzeli Zühre’yi.
Zühre bir adam göstermiş onlara demiş:
“Bu adama aitim ben, öldürürseniz onu,
Sahiplenmek olur bedenimi bu işinizin sonu.”
Daha kurumadan ellerinin kanı,
Dindirmişler Zühre’nin bedeninde içlerindeki şeytanı.
Başlarına gelmiş akılları yenildikten sonra nefislerine.
Daha iki saat geçmeden inişten yeryüzüne,
İki büyük günah işlemişlerdi ki, günahların ekberi.
Kıyamate dek mahkum edildiler derin bir kuyuda,
Başaşağı utanç içinde asılı durmaya.
Zavallı iki melek kavrayamamıştı  bir türlü,
Arınmışlıkları değildi kendi çabalarından ötürü.
Denemeye de tutulmamışlardı yaratılışları gereği,
İnsanları ise yaratırken Tanrı çamurdan,
İçlerine koymuştu nefis denen şeyi.
Nefisle mücadeleydi insanı üstün eden meleklerden.
Şöyle diyor Kur’an Sure-i TİN, Ayet dört ve beşte:
“Şu bir gerçek ki biz insanları yarattık en güzel biçimde,
Attık sonra da çevirip düşüklerin en düşüğüne.”
Yalnız bir istisnası var bunun,
Allah’a  ve ahret gününe iman ederse kişi,
Bunun yanında hayra ve barışa da yönelik olursa işi.
Korkmasın onlar olsalar bile Yahudi, Hırıstiyan ya da Sâbii,
Alacaklar Kur’an’da vaad edilen ödüllerini.[2]

Maksut SARI

[1] Nazım Hikmet
[2] Bakınız: Bakara Suresi, Ayet: 62, Maide Suresi, Ayet: 69; Âli İmran Suresi,Ayet: 113-114