29 Haziran 2011 Çarşamba

Kayısı Çekirdeği ve Çocuk

Kayısı Çekirdeği ve Çocuk

Bir çocuk oynayıp zıplarken bahçede,
Bir kayısı çekirdeği buldu yerde.
Kırıp yemek istediği için içini,
Koydu  iki taşın arasına çekirdeği.
Kayınca çekirdek taşların arasından,
Bir vuruşta çocuk yaralandı parmağından.
Biraz ahlayıp pofladıktan sonra,
Gömdü çekirdeği derince toprağa.
Dedi: „Çürüsün toprağın içinde hain çekirdek,
Görsün neymiş yaralamak parmağımı derincek!”
Mevsim yazdan kışa, kıştan bahara döndü,
Gevşedi kabuğu çekirdeğin yemyeşil filizi göründü.
Koşarken bahçede yine sağa sola,
Gözü takıldı filize çayırlar arasında.
Suladı sık sık, gözü gibi korudu filizi,
Filiz zamanla fidana, fidan ağaca döndü.
Hem kayısı verdi hem de gölge oldu dibinde oturana.
Altında, dallarında oynadı çocuklar,
İri, sulu kaysıları yediler, kuruttular artanı da.
Gölgesinde yapılan düğünleri şenlikleri,
Anlattılar nesilden nesile nasıl eğlendiklerini.
Başta kötü bilinen iyi olabilirmiş sonunda.
Böyle yazıyor kitabımız kutsal Kur’an’da[1].

Maksut SARI

[1] Bakara Suresi, 216. ayet

6 Haziran 2011 Pazartesi

İstek


İstek
Bir hekim olmak isterdim,
Parmaklarından şifa akan hastalara.
Bir hakim olmak isterdim,
Kaleminden adalet dağıtan haksızlığa uğramışlara.
Bir öğretmen olmak isterdim,
Mum gibi erirken ışık dağıtan,
Gözleri pırıl pırıl tertemiz yavrulara.
Ama en çok…
En çok bir şair olmak isterdim,
Sevdalı yüreklere umut dağıtan,
Ses olan aşıkların bağrına,
Haykıran, ağlayan, ağlatan,
Bitmiş, bitecek, doğmamış tüm sevdalara

Maksut SARI
Gladbeck, 23.09.03

Kolay Kazanç


Kolay Kazanç
    Kurt dağda, ormanda avlandığında önüne gelen nasibini avlarsa zayıf olur, hep biraz aç  olur, ama uzun yaşar. İşin kolayına kaçar da sürüye saldırırsa, çobanların ve çoban köpeklerinin kendini öldürebileceğini hesaba katmalıdır.
    Kısmetini kolay yoldan elde etmeye çalışan insanın da eninde sonunda kısmetin koruyucularının eline düşeceğini gözardı etmemelidir.

Gladbeck, 04.09.03

İYİLİK Mİ?

İYİLİK Mİ?
Bir kuş bataklıkta yolunu kaybeden bir adamın önüne düşer, ona yol gösterip bataklıktan kurtarır. Adam kuşa minnetini göstermek için, onu altın bir kafese koyar, yemin en güzelinden, suyun en temizinden verir. Kuş yer içer, ama özgürlük türküleri söyler. Adam kuş kafesten kaçacak korkusu içindedir hep, çünkü bu güzel kuşu herkese gururla gösterir, onların gıpta ile bakışlarını seyreder.

Adam bir sonbahar günü ormanda gezerken o kuşun cinsinden, ama ondan daha güzel bir kuş görür, yakalayıp eve getirir. Kafesteki kuşu çıkarır "İşte sana özgürlüğünü bağışlıyorum! Beni dardan kurtardın, hadi uç git!“ der. Kuş dışarı bakar; mevsim kışa dönmek üzere, hava soğuk, yağmur yağmakta. Dışarı çıkmak istemez. Kafesin gerisine gider. Adam kuşu kafesten çıkarıp balkona götürür, "Bak sana özgürlüğünü veriyorum“ diye kuşu boşluğa bırakıp içeri girer. Yeni kuşunu kafese yerleştirir. Eski kuşu soğuktan, açlıktan perişan bir hale gelir, "Ah be adam! Sen bana özgürlüğümü vermedin ki, benim yerime övünüp ona buna göstereceğin başkasını bulunca beni kapıdışarı ettin. Sözde benim özgürlüğümü bağışladın. Ama beni ölüme terkettin. Sana yol gösterip bataklıktan kurtardığım güne lanet olsun! Senin kurtuluşun şimdi benim ölümüm oldu. Nimetsiz!“ der.